7 Eylül 2018 Cuma

Philadelphia: Topluma ayna tutan film


Biyografi filmlerini diğer türlerden ayıran en önemli özelliği bizi gerçeklikten koparmaması ve hali hazırda yaşadığımız evrende geçmesidir. Seyirci bu dünyada yaşayan veya yaşamış kişinin ve çevresinin hayatına derinlemesine bir giriş yapar ve tanıklık eder. Bu sayede daha önce algılayamamış veya duyarsızlaşmış olduğu konularda hayatın acı gerçekleri ile karşılaşır. Kişi, “vay be dünyada neler varmış” gibi cümlelerle şaşkınlıklarını ve gözyaşlarını gizleyemez. Bir de bu “gerçek” hayatı yakından bilenler için film daha farklı anlamlar taşır. Onların hayatları bu şekildedir ve bunu bir yönetmenin bakış açısından beyazperdede gözlemleme şansı bulur. Bu yüzden biyografi türü filmler sadece basit bir film değildir. Hayatın gerçeklerini üzerlerinde taşırlar, bireylerin veya toplumun sıkıntılarına ışık tutarlar.
Philadelphia bu tür filmlerin bir örneğidir. Başrollerinde Tom Hanks ve Denzel Washington’ın bulunduğu film 1993 yılında vizyona girdi. Filmin anlatmaya çalıştığı nokta, cinsel tercihlerin insan hayatını nasıl etkilediği ve bu insanlara dışarıdan nasıl bakıldığıdır...

Tom Hanks’in beyazperdede ölümsüzleştirdiği Andrew Beckett işinde oldukça başarılı bir avukattır. Kariyerinde yükselişe geçtiği bir dönemde işten çıkarılır. İşten çıkarılmasının sebebi şirkete göre işinde yaptığı bir hata –ki burada sabotaja başvuruluyor– ve son dönemdeki tavırları iken Andrew’a göre derisindeki lezyonların gözükmesiyle birlikte AIDS’li olduğunun anlaşılmasıdır. Bu olay mahkemeye taşınır. Denzel Washington’ın oynadığı Joe Miller ise bu davada Andrew’in avukatı olarak mahkemede yerini alıyor. Joe homofobik bir karaktere sahip fakat adalete olan tutkusu onun Andrew’in avukatı olmasına olanak sağlıyor.

Filmin yönetmeni Jonathan Demme mahkeme sahnelerinde ortaya başarılı bir iş çıkarmış. Ancak filmin adının Philadelphia olması insanın beklentilerini daha farklı yönlere çekiyor. Şehir temalı sekansları çok az görüyoruz. Daha çok manzara görüntüsü seyircinin atmosferin içine daha iyi girmesi açısından iyi olabilirdi. Philadelphia eşcinsel insanların çok olması ile bilinen bir şehirdir. Mahkemeyi bütün şehrin ilgilendirmesi neticesinde filmin bu ismi alması ise çok mantıklı bir karar.

Filmin en başarılı kısmı oyunculuklardan bahsetmek gerekirse; Figüranlarından başrollerine kadar bütün oyuncular işini layıkıyla yapmış. Yan rolde Antonio Banderas başarılı bir oyunculuk ile görevini tamamlamış. Tom Hanks’e özellikle ayrı bir vurgu yapmak gerekir. Oyunculuğu ile filmin kalitesini doğrudan artırmayı başarmış. Yan rollerdeki diğer isimlerin de Andrew’a karşı olan oyunculukları olması gerektiği –gerçek hayatta böyle çünkü– gibi olmuş. Ona “acıyan” gözlerle bakmaları seyirci tarafından kolaylıkla hissediliyor.

Cinsiyetçilik olgusu toplum düzenine tamamen zarar veren gereksiz bir şeydir. Cinsiyetçiliğe maruz kalanlar için zaten zarardan başka bir getirisi yoktur. Hayatlarını kendi hallerinde yaşayamazlar, hep bir baskı hissederler. Cinsiyetçilik yapanlar ise bu uğurda hayatlarında değişimleri tercih ederler. Şirket sahibi en iyi çalışanını kovarak kendi iş hayatını olumsuz yönde etkileyebilir. Philadelphia filminin senaristi Ron Nyswaner bir eşcinsel olarak hiç yabancılık çekmediği bir bakış açısından cinsiyetçiliği etraflıca aktarmış. Filmde yanlış anlamalara da sebep olabilecek can alıcı bir nokta var. Cinsel hastalığın değil cinsel tercihin ayrımcılığa uğraması önemlidir. Bir başka AIDS’li insan kovulmamıştır çünkü virüsü cinsel ilişki sırasında değil hastanede kan nakli sırasında kapmıştır. Yani filmde asıl vurgulanan AIDS’li insanlara uygulanan ayrımcılık değil, eşcinsel insanlara yönelik yapılan acımasız ve dışlayıcı tavırlardır. Tom Hanks’in bulunduğu pek çok sahnede gözlemlenebildiği gibi, Andrew Beckett kendi tercihlerinden gurur duyan ve asla utanmayan bir duruş sergiler. Bu kısım çok önemlidir çünkü insanların yapması gereken şeylerdir bunlar. Çünkü Andrew her ne kadar diğer karakterler —bakışlarına göre konuşacak olursak— aksini düşünse de “insan”dır. “Philadelphia” bu perspektiften aktarımı başarılı bir film olarak hafızalarımıza kazınıyor ve adeta topluma ayna tutuyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder